Trabzonspor’lu oyuncu Felipe Augusto, altyapıdan profesyonelliğe uzanan gelişim sürecine dair kulüp dergisinin 235. sayısına açıklamalarda bulundu. Süper Lig’in ilk yarısında performansıyla dikkat çeken Trabzonspor’un genç forveti Felipe Augusto, Fatih Tekke ile çalışmayı kariyerinin gelişiminde büyük bir şans olarak gördüğünü söyledi. Augusto özetle şunları söyledi...

Fatih Tekke ile çalışmak ayrıcalık: Gol kralı unvanlı bir forvet efsanesinden hücum bilgisi öğrenmek kariyerime doğrudan etki etti. Hocamız her konuşmasında, bu şehri ve buranın insanlarını tanıdığını söyler ve bize bu takım için oynamanın ne demek olduğunu anlatır. Kendisi bir hücum oyuncusu ve santrafor olduğu için onunla çalışmak benim adıma büyük bir zevk ve aynı zamanda çok önemli bir şans. Burada oynamış, büyük izler bırakmış, gol kralı olmuş ve insanların idolü olmuş biriyle aynı pozisyonda çalışmak büyük avantaj. Bir süre önce tesislerde yemek yerken, televizyonda hocamızın eski gollerini izliyorduk. Galatasaray’a ya da Fenerbahçe’ye attığı, uzak köşeye giden inanılmaz bir kafa golü vardı. Hoca kendi gollerini izlediğimizi gördü, yanımıza geldi ve ‘Size söylemiştim bu ligi tanıyorum, bu şehri tanıyorum diye!’ diye takıldı. Gerçekten çok kaliteli golleri vardı. Onunla çalışmak bizim adımıza büyük bir ayrıcalık çünkü bize çok şey öğretiyor.

Tesadüf değil kaderin tecellisi: Çocuklukta oyun konsollarında kurduğum Trabzonspor hayalinin yıllar sonra gerçek bir imzaya dönüşmesi kaderin tecellisi. Nintendo 3D’de kariyer modunda bordo-mavili formayı seçtim. Yıllar sonra gelen gerçek teklifin ardından aynı aidiyeti profesyonel sahaya taşıdım. Yıllar sonra, oyundaki gibi gerçek hayatta da teklif gelince şaşırdım ve ‘bu tesadüf değilmiş, olması gereken şeyler oluyormuş’ dedim. Trabzonspor’da oynamak benim adıma inanılmaz bir adımdı, çok büyük bir mutluluk. Bu şehri, bu takımı temsil etmek ve taraftarlar için mücadele etmek çok önemli. Oyun konsollarından sonra gerçek hayatta da bu forma için oynamak gerçekten harika hissettiriyor.

Mücadele etmek benim karakteristik özelliğim: Görev alanım değişse de değişmeyen tek unsur mücadele gücüm. Sürekli hareketli, temaslı ve sorumluluk almaya dayalı futbol anlayışı beni tanımlıyor. Gerçekten de koşmak ve mücadele etmek benim en büyük karakteristik özelliklerimden. Bu forma uğruna hem takım arkadaşlarım hem de taraftar uğruna mücadele edebilmek her zaman önceliğimdir. Bazen gol atabilir, asist yapabilirsiniz ama bunlar olmasa da her zaman mücadelenize takıma, arkadaşlarınıza katkıda bulunmanız lazım. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum. Santrfor, arkası, merkez ve sol tarafta oynuyorum, görev alanım değişiyor ama her koşulda benden beklenen görevleri her zaman yerine getirmeye ve mücadele etmeye çalışırım. Bazen bu gollerle, bazen de kayarak aldığım bir topla oldu ama her zaman mücadele vererek oldu.

Rekor hızın sırrı: Rizespor maçında 6.75 km/s hıza ulaşarak rekor sprint verisine ulaştım. Hız ve güç çalışmalarımı özel bir program dahilinde sürdürüyorum. Daha fazla güçlü, daha hızlı ve daha iyi olmak adına ne gerekiyorsa yapıyorum. Çaykur Rizespor maçında ben savunmadayken başlayan hızlı atakta o koşuyu yaptım, o gün rekor bir hıza ulaşmış olabilirim. O pozisyonda gole de çok yaklaşmıştım ama önemli olan her zaman mücadele etmek, takıma katkıda bulunmak.

Trabzon'da futbol yaşam tarzı: Futbolu çok seven bir ülke olan Brezilya’dan gelen biri olarak, buradaki tutkuyu görünce kendi ülkemdeki tutkunun benzerini tekrar yaşamış oldum. Burada futbolun sadece bir vakit geçirme aracı olarak değil, bir yaşam tarzı olarak görüldüğünü görmek beni çok mutlu ediyor, çünkü ben de böyle bir ülkeden geliyorum. Buraya geldiğimde öğrendiğim ilk Türkçe kelimelerden biri ‘bize her yer Trabzon’ oldu. Sonrasında bunun ne anlama geldiğini anlama fırsatı buldum. Sokakta yürüdüğünüzde insanlar sizi gördüklerinde tek talepleri bu şehri ve takımı en iyi şekilde temsil etmeniz oluyor. Bu beklenti, sahaya çıktığınızda aklınızın bir köşesinde kalıyor ve sizin için ekstra bir motivasyon kaynağı oluyor.

Trabzon'un tadını çıkarmaya çalışıyoruz: Trabzon şehrinin tarihi yönden güzelliklerinin farkındayım ve tadını çıkarmaya çalışıyorum. Trabzonspor’un teklifini duyduğumuzda annemle babamın ilk işi Trabzon’la ilgili şeyleri araştırmak oldu ve çok güzel, tarihi yerleri olduğunu gördüler. Bu şekilde gitmemiz gereken yerleri konuşmuştuk. Trabzon tarihi ve doğasıyla çok güzel bir şehir. Biz de fırsat buldukça izin günlerimizde mutlaka gidip görmeye ve tanımaya çalışıyoruz. En son Uzungöl’e gitmiştim. Şehrin tarihi yönünün farkındayız ve her zaman bunun tadını çıkarmaya çalışıyoruz.

Tarihin en iyi 11'i: Tarihin en iyi 11’ini yazarken biraz hücum ağırlıklı bir kadro yapacağım, belki çok gol yer ama çok gol atar! Pele’yi bu kadroya yazmayacağım çünkü o apayrı bir kişi, bir kral! Bana göre tarihin en iyi 11’i: Neuer, Cafu, Sergio Ramos, Maldini, Marcelo, Zidane, Ronaldinho, Messi, Neymar, C. Ronaldo, Ronaldo Nazario.