Avukatları tarafından yapılan suç duyurusunda YENİÇAĞ’da yayınlanan yazı dizisinde Meral Akşener hakkında “gerçeğe aykırı, hakaret ve iftira içeren ifadeler'e yer verildiği iddia edildi.
“YAPILAN GAZETECİLİK FAALİYETİDİR”
Meral Akşener’in suç duyurusu sonrası ifadesine başvurulan YENİÇAĞ İmtiyaz Sahibi Ahmet Çelik, “Söz konusu yazı dizisi, Türkiye'nin yakın siyasi tarihine damga vurmuş, uzun yıllar bakanlık ve parti genel başkanlığı yapmış bir siyasetçi olan Sayın Meral Akşener'in siyasi geçmişini, toplumun merakı gidermek amacıyla ele alan bir gazetecilik faaliyetidir” dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilen şikayet YENİÇAĞ’daki yazı dizisinde Çiller ile Akşener’in arasının bozulmasına yol açan “milletvekiliği satışı” iddiasının iftira olduğu öne sürüldü. İfadesinde iftira iddialarını reddeden Yeniçağ İmtiyaz Sahibi Ahmet Çelik yapılanın gazetecilik faaliyeti olduğunu vurguladı.
Dizinin amacının, siyasi tarihimizin önemli kesitlerini arşivsel bir bakış açısıyla okura sunmak ve kamuoyunu bilgilendirmek olduğunu belirten Ahmet Çelik, dizide yer alan yasa dışı bağış olayıyla ilgili olarak ifadesinde şunları söyledi:
“Haberde geçen bağışın Özer Çillere teslim edilmesi iddiası, daha önce de farklı basın yayın organlarında habere konu olmuştur. Bu iddialar, 8 Mayıs 2016 tarihinde Sabah Gazetesi ve A Haber gibi mecralarda Sayın Mahmut Övür tarafından da yayınlanmış ve kamuoyuna mâl olmuş derleme iddialardır. Bu kapsamda Sayın Mahmut Övür tarafından 8 Mayıs 2016 tarihinde yapılan haberi sayın savcılığınıza sunmaktayım.
“TANIKLARIN İFADESİ ALINSIN”
Sayın Meral Akşener tarafından haberde yer almayan ifadeler üzerinden suç yaratılmaya çalışması, soruşturma makamını yanıltmaya yöneliktir. Sayın savcılığınızca gerek görülmesi halinde Sayın Meral Akşener'in yanı sıra, haberdeki iddialara ilişkin isimleri geçen Sayın Nesime Aysel Sabuncu, Sayın Ali Antepüzümü, Sayın Tansu Çiller ve Sayın Süleyman Soylu'nun tanık sıfatıyla ifadelerine başvurulmasını talep ediyorum. Bu beyanlar, haberin gerçeklere dayalı olduğunu teyit edecektir.”
Şikâyet dilekçesinde bahsi geçen "siyasi ahlaksızlık" iddiasının, YENİÇAĞ tarafından Akşener’e yöneltilmiş şahsi bir itham veya yakıştırma olmadığının altını çizen Ahmet Çelik ifadesinde devamla şunları söyledi:
“Haberde, Doğru Yol Partisi içerisindeki milletvekilleri ve siyasi aktörler tarafından Sayın Akşener hakkında dile getirildiği iddia edilen hususlara yer verilmiştir. Gazetemiz, tarihsel bir kesiti aktarırken o dönemin tanıklarının dile getirdiği bu ifadeleri alıntılayarak mevcut durumu iddialar kapsamında yansıtmıştır. Dolayısıyla bu, bir hakaret kastı değil, o günkü siyasi iklimin dilini yansıtan bir habercilik faaliyetidir.
“SÖZ KONUSU BEYANLAR KENDİSİNE AİT”
Şikâyet dilekçesinde bahsi geçen "yüksek isyan ahlakı" ifadesi, gazetemizin bir nitelemesi veya iddiası değil; aksine müşteki Sayın Meral Akşener'in, Sayın Tansu Çiller ile yollarını ayırdığı dönemde kendi siyasi duruşunu ve gerekçesini açıklamak üzere bizzat kendisinin kullandığı iddia edilen beyanıdır.
Yine şikâyet dilekçesinin beşinci başlığında müştekinin menfaat odaklı ve ilkesiz bir siyasetçi olarak tanımlandığı ifade edilmişse de haberde bu yönde bir iddia yer almamakta olup bu husus da savcılığınızı yanıltmaya yöneliktir. Haber metnimizin hiçbir yerinde müşteki hakkında "menfaat odaklı” veya ilkesiz gibi bir niteleme ya da sıfat kullanılmamış olup müştekinin, haberde yer almayan ifadeler üzerinden sübjektif yorumlar yaparak suç ihdas etmeye çalışması, sayın savcılığınızı yanıltmaya yönelik beyhude bir çabadır.
“BAKAN NİHAT ERGÜN KİTABINDA YAZDI”
Haberde o dönem Erdemliler Hareketi olarak nitelenen siyasi oluşum içerisinde yer alan Sayın Meral Akşener'in bu oluşuma katılma ve ayrılma süreçlerine ilişkin iddialara ve eleştirilere yer verilmiştir. Kaldı ki uzun yıllar bakanlık yapmış olan siyasetçi Sayın Nihat Ergün de "Adım Adım Siyaset" adlı kitabında Akşener'in bizzat kendisini arayarak karşılanmayan politik talepleri sebebi ile hareketten ayrıldığını yazmıştır. Bu kapsamda sayın savcılığınızca gerekli görülmesi halinde Sayın Nihat Ergün'ün de tanık sıfatıyla dinlenmesini talep ederim.
Sayın Meral Akşener, sıradan bir vatandaş olmayıp Türkiye'de bakanlık ve parti genel başkanlığı yapmış, topluma mâl olmuş bir siyasetçidir. Siyasetçilerin kendilerine yönelik sert eleştirilere ve geçmişlerine dair iddialara katlanma yükümlülüğü, sıradan vatandaşlara nazaran çok daha geniştir ve bu husus iç hukukumuzda ve uluslararası mahkeme kararlarında yerleşmiş bir ilkedir. Bu ilkenin gerekçesi, siyasetçilerin özel kişilerden farklı olarak gazetecilerin ve halkın yakın denetimine açık olan kamuya mâl olmuş kişi haline gelmeyi bilerek tercih etmeleridir. Haber, müştekinin kamuoyunca bilinen siyasi kariyerini ve geçmişteki iddiaları konu almaktadır. Haberde küçültücü bir dil kullanılmadığı, mevcut iddiaların derlendiği ve basın özgürlüğü sınırları içinde kalındığı ortadadır. Suçun maddi ve manevi unsurları oluşmadığından hakkımda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesini talep ederim. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum”
VEKİLLİK SATIŞI VE YASADIŞI BAĞIŞ OLAYI
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na verilen şikayet dilekçesinde söz konusu iftira iddiasıyla ilgili olarak Çiller ile Akşener’in arasının bozulmasına yol açan “milletvekilliği satışı” konusu YENİÇAĞ’daki yazı dizisinde okurlara şöyle aktarılmıştı:
TANSU ÇİLLER İLE ARASI NEDEN BOZULDU?
MİLLETVEKİLLİĞİ SATTIĞINA İLİŞKİN İLK İDDİA
Akşener, Çiller’e neden muhalif olduğunu 1999 sonbaharında Köksal Toptan’ı Çiller’e karşı genel başkan adayı olarak desteklediği bir toplantıda şöyle anlatıyor:
“Hepiniz, geçmiş yıllarda genel başkanımla bu kadar yakın çalıştıktan sonra bugün neden ayrı düştüğümü merak ediyorsunuz. 18 Nisan seçimlerinde ANAP ile DYP ağır darbe aldı. Oturup seçim yenilgisinin ciddi bir analizini yapmamız gerekiyordu. Öz eleştiri yapılmalıydı. Ancak bütün suç teşkilatlara yıkıldı. Seçimi teşkilatlar çalışmadığı için kaybettiğimiz kabul edildi. Ardından görevden almalar ve fesihler başladı. Yanlıştı. Bu noktadan sonra benim sayın genel başkanımla yollarım ayrıldı. Benim genel başkanımla kişisel hiçbir sorunum yok. Bu kişisel bir kin değildir. Ancak yüksek isyan ahlakı ortaya çıkmıştır.”
Bu söylemiyle ilgili, dönemi çok iyi bilen üst düzey Doğru Yol Partili siyasetçilerle konuştuğumuzda ise hepsi “yüksek isyan ahlakı” ifadesine tepki gösterdi ve Akşener ile Çiller arasındaki ayrılığın esas sebebinin tam da bir siyasi ahlaksızlık olduğunu belirttiler. Bu siyasetçilerin hemen hemen ortak anlatımlarına göre durum şuydu:
“18 Nisan 1999 seçimlerinde Adana seçim çevresindeki bir milletvekili aday adayından 2. sırada aday yapılmak için Akşener aracılığı ile bir yasadışı bağış alınıp Özer Çiller’e teslim edilmiştir. Doğru Yol Adana teşkilatlarında 2. sıradan aday yapılacak kadın adayın bağış karşılığı aday yapılacağının duyulması üzerine isyan çıkmış ve Ankara ağır baskı altına alınmıştır. Bunun üzerine kadın adayın adaylık işleminden vazgeçilmiştir. Kadın aday bahşettiği parayı geri almak için Özer Çiller’e gittiğinde Özer Çiller kendisine 3 milyon dolar iade etmiş ve ancak kadın aday kendilerine gönderilmek üzere aracı Meral Akşener’e 5 milyon dolar verdiğini ifade etmiştir. Bu fark Çiller ile Akşener ilişkisini bitirmiştir.
Çiller’in duyulan bu işin kişisel olmadığını göstermek için partinin genel idare kurulu toplantısında 3 milyon doları partimize aldık iade edelim dediği de aktarılmaktadır.“
Yıllar geçecek ancak siyasette dolar ile milletvekili satma işi bu sefer önce euro sonra dolar ile tekrar hortlayacaktı. Ayrıca birçok belediye ilişkisinde Akşener eskinin Çiller’i olacak, birileri de dönemin yeni Akşenerleri…
Nihayetinde iddiaya göre bu olay üzerine 1999 yılının başlarında Çiller ailesi ile Akşener arasındaki tüm bağlar koptu. Bu kapsamda iddia edilen olayların merkezindeki Nesime Aysel Sabuncu ismini de buraya not olarak bırakalım.
* **
YENİÇAĞ’da yayınlanan dizinin “İYİ Parti öncesi Akşener” başlıklı bölümünün tamamını
linkinden okuyabilirsiniz.