İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, grup konuşmasında, Meclis'te kurulan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda partilerin hazırladığı raporlara ilişkin, "Ortada kısa tabirle, '5 benzemez' vardır. Biri tuttuğu hortumu, fil zannediyor. Bir diğeri kuyruğunu, ötekiler de bacağını tarif ediyor. O fili doğru tarif eden ise sadece İYİ Parti olmuştur." ifadesini kullandı.
Partilerin raporlarını değerlendiren Dervişoğlu, "Pazarlık yok diyorlar ama aşama dedikleri her şey pazarlığın ta kendisi. 'Bölge' diyorlar, ortada Türkiye yok. 'Millet' diyorlar, başında Türk yok. 'Devlet' diyorlar, içinde Cumhuriyet'ten bahseden yok. Yatıp kalkıp, 'entegrasyon' diyorlar. Türkiye'de, 40 yıllık teröristler, Suriye'de ise on binlercesi... Biri, Suriye ordusuna entegre olurken, PKK'yı da Türk ordusuna mı entegre edeceksiniz? Teröristi ya enterne edersiniz ya da cezaevine entegre edersiniz. Bunun başka yolu yoktur." dedi.
DEM Parti'nin raporunun kendilerini şaşırtmadığını vurgulayan Dervişoğlu, "Talep ve tespitleri terör örgütüyle aynıdır. Zaten sözler, sürecin gerçek sahibi İmralı canisinin sözleridir. Anayasal tanınma, anadilde eğitim, yerel özerklik..." diye konuştu.
Müsavat Dervişoğlu, MHP'nin raporuna ilişkin ise şunları dile getirdi:
"Belli ki kafaları hayli karışık... MHP Sayın Genel Başkanı, İmralı ulakları ne söylüyorsa, altına imza atarken, ortaya çıkan raporda ise İYİ Parti'nin ve Müsavat Dervişoğlu'nun sözlerinin altına imza atılıyor. Ben haklı çıktığım için mutlu olacak değilim, keşke memleket bu hale gelmeseydi. Peki siz, madem sonunda benim dediğime gelecektiniz, böyle bir rapor ortaya çıkaracaktınız, bunca gürültüye, sürece önderlik etmeye kalkışmaya ne gerek vardı? Türkiye bu sorunun cevabını seçim sandığında verecektir."
Dervişoğlu, CHP ve Yeni Yol Partisinin raporlarını da okuduklarını belirterek "Demokrasinin teorik ve pratik sorunlarını, demokrasiyi bizzat tarumar edenlere yazılı olarak hatırlatmaktan öteye geçememişler. Asıl meseleyi, mesele etmedikleri için, ortada kuyu var diye, yandan geçmişler." dedi.
***
Komisyon raporlarının ne anlama geldiğini çok açık bir şekilde özetleyen bu ifadeler arasında en önemlisi, “Biri Suriye ordusuna entegre olurken, PKK'yı da Türk ordusuna mı entegre edeceksiniz?” sorusudur. Öyle ya PKK için kademeli aflardan söz edilmiyor mu? Hayattı boyunca elde silah dağlarda gezmiş adamları nerede istihdam edeceksiniz? PKK’nın genel tutumunu belirleyen Bese Hozat, “PKK kadroları af istemiyor. Biz suç işlemedik; soykırım altındaki bir halkın varlık ve özgürlük mücadelesini verdik. Eğer özgürlük yasaları çıkar, demokratik siyasetin önü açılırsa; bu hareketin en tepesinden en yeni savaşçısına kadar herkes gider, Türkiye’nin ve Kürdistan’ın her yerinde demokratik inşa çalışması yürütür. Siyaset anlayışımız Ankara’ya sıkışmak değil, toplumu ahlaki ve politik temelde inşa etmektir.” demedi mi?
Yine Türkiye'nin son Şam Büyükelçisi Ömer Önhon, gazeteci Cansu Çamlıbel’e “Türkiye'deki PKK ile YPG’yi ayırmak, Türkiye'deki süreç ile Suriye’deki süreci ayırmak, Türkiye'deki anayasa hazırlıkları ile oradaki anayasa hazırlıklarını ayırmak, bunların birbiriyle ilgisi yokmuş gibi davranmak bana göre çok gerçekçi değil. Çünkü şu bir gerçek ki bu iki ülkede olan bitenler bir şekilde birbirini etkileyecek. Yani bunlar bana göre bir bütünün parçası...” demedi mi?
***
Sadece Türkiye’deki değil bölgedeki süreci adım adım kurgulayanlar, Türkiye ve Suriye’ye aynı Anayasa donunu biçilmişse, YPG’yi Suriye ordusuna entegre etmekte olan akıl, PKK için de bir entegrasyon formülü geliştirmiştir değil mi? Bese Hozat, PKK olarak Türkiye’deki toplumu yeniden inşa etmekten söz ederken, bu biçilen dondan habersiz değil herhalde...
Kaldı ki Türkiye kontrol dışı bir askeri müdahale yapar diye ABD, PYD/YPG hâkimiyetindeki bölgeye 24 saat içinde hava savunma sistemleri, füze platformları ve ağır silahlar taşıyan 4 kargo uçağı indirdi...
PYD/YPG, Suriye ordusuna entegre olacaksa, hava savunma sistemlerini, füze rampalarını kime karşı kullanacak?
Bu arada, Libyalı komutanların uçağının havada patlaması veya patlatılması bu süreçten ayrı düşünülebilir mi?