Kadın sağlığı ve jinekolojik onkoloji alanında son yıllarda artan "kanser korkusu" belirtilerin yanlış yorumlanmasına dair tartışmaları beraberinde getirdi.
Dünya genelinde milyonlarca kadını etkileyen bu süreçte, sadece karın şişkinliği veya düzensiz kanama gibi tekil bir semptom üzerinden doğrudan kanser kanısına varılmasının bilimsel olarak hatalı olduğu kaydedildi.
Erken teşhisin hayati önem taşıdığı ancak kapsamlı tetkik yapılmadan verilen kararların hastalar üzerinde psikolojik yıkım oluşturduğu aktarıldı.
BİLİMSEL VERİLER VE YANILTICI SEMPTOMLAR
Tıbbi literatürde birçok iyi huylu (benign) durumun, kanserle benzer klinik tablolar sergilediği gözlemlendi. Özellikle polikistik over sendromu (PKOS), miyomlar veya basit kistler gibi rahatsızlıkların, tümörlerle karıştırılabilecek ağrı ve fiziksel değişimlere neden olduğu belirtildi.
Mayo Clinic tarafından yayımlanan bir çalışmada, jinekolojik şikayetlerle başvuran hastaların büyük bir kısmında semptomların altında yatan nedenin enfeksiyonlar veya hormonal dengesizlikler olduğu saptandı.
Araştırma sonuçları, kapsamlı görüntüleme ve biyopsi yöntemleri uygulanmadan konulan ön tanıların %30 oranında yanıltıcı olabileceğini ortaya koydu.
DÜNYACA ÜNLÜ UZMANLAR NE DEDİ?
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Harvard Tıp Fakültesi Jinekoloji Profesörü Dr. Hope Ricciotti, tek bir belirtinin asla kesin bir yargı için yeterli olmadığını dile getirdi.
Ricciotti, "Vücudun verdiği tek bir sinyal, karmaşık bir mekanizmanın sadece küçük bir parçasıdır. Kanser tanısı, genetik haritalama, kan değerleri ve radyolojik kanıtların birleşimiyle konulan bir bulmacadır" şeklinde konuştu.
Londra Royal Marsden Hastanesi Onkoloji Uzmanı Dr. Susana Banerjee ise tanıda aceleci davranmanın risklerine dikkat çekti.
Banerjee, "Hastada görülen atipik bir kanama veya ağrı, pek çok farklı sağlık sorununa işaret edebilir. Laboratuvar ortamında doğrulanmamış her türlü spekülatif yaklaşım, hastanın tedavi sürecine zarar verdi" ifadelerini kullandı.
TANIDA ALTIN STANDART: ÇOK YÖNLÜ İNCELEME
Bilim dünyası, jinekolojik kanserlerin teşhisinde "multidisipliner yaklaşımın" esas alınması gerektiğini savundu.
Tek bir ultrasonda görülen lekenin veya kanda yükselen tek bir değerin (örneğin CA-125) doğrudan kanser olarak adlandırılmasının tıbbi etik açısından sorunlu olduğu paylaşıldı.
Modern tıbbın ulaştığı noktada, PET-CT taramaları ve sıvı biyopsi gibi ileri teknolojilerin devreye girmesiyle birlikte yanlış teşhis oranlarının minimize edildiği aktarıldı.