Türkiye’de terör nedeniyle yaşananları ve şehitlerden geride kalan "sıvasız evler"in psikolojik ve sosyolojik etkisini beyazperdeye taşıyan filmi ülke çapında hiçbir sinema salonu işletmecisi gösterime sunmak istemedi. Gerekçe, olarak ise "filmin yeterince ticarî olmaması” gösterildi.
FİLMİN KONUSU
Film, hayatın durağan bir şekilde devam ettiği Anadolu’nun bir kasabasında geçiyor.
Hikâye, "Pala" lakaplı İbrahim ve ailesinin, yoksulluk sarmalında verdikleri yaşam mücadelesini konu alıyor. Kronik işsizlik ve KOAH hastalığıyla mücadele eden İbrahim, tek kurtuluş umudu olarak askerdeki oğlu İsmail’in tezkere bırakıp "uzman" olarak orduya katılmasını görür. Anne Ayşe, oğlunun çatışma bölgesinde kalmasına şiddetle karşı çıkar.
Ancak kader, İbrahim’i hiç beklemediği bir sınavla karşı karşıya bırakır. Bankada yaşanan bir karışıklık sonucu eline geçen yüklü miktardaki para, İbrahim’i yoksulluk ile vicdanı arasında bir tercihe zorlar. Oğlu İsmail’in terhisine günler kala yaşananlar, "Sıvasız Evlerden Biri"nin trajik hikayesini şekillendirir.
‘İNSAN GÖZÜNÜN GÖRDÜĞÜ’ BİR ATMOSFER OLUŞTURULDU
Senaryosunu ve yönetmenliğini İsmail Güneş’in üstlendiği filmin başrollerinde; Pala İbrahim rolüyle Mürşit Ağa Bağ, anne Ayşe rolüyle Nermin Yılmaz ve dede rolüyle Fuat Onan yer alıyor. Görüntü yönetmenliğini Vedat Oyan’ın, kurgusunu ise Mevlüt Koçak’ın yaptığı filmde, doğallıktan ödün verilmeden "insan gözünün gördüğü" bir atmosfer oluşturuldu.
Filmin çekimleri Sakarya’nın Taraklı ilçesinde özel olarak inşa edilen ve sanat ekibi tarafından "yaşanmışlık hissi" verilerek eskitilen bir evde gerçekleştirildi. Yönetmen İsmail Güneş ve görüntü yönetmeni Vedat Oyan, filmin atmosferini gerçekçi kılmak adına, çekimlerde ve kurguda renklendirme (color-correction) veya yapay ışık oyunları kullanmadı. İzleyici, Taraklı’nın kış ve yaz Filmin müziklerinde evrensel bir iş birliğine imza atıldı.

Kervan 1915" filminde de Güneş ile çalışan, yaşayan en büyük duduk ustalarından Suren Asaturyan, filmin finali için özel bir melodi kaydetti.
Yönetmen İsmail Güneş, Asaturyan ile olan iş birliğini şu sözlerle anlatıyor: "Çekimler bittiğinde Asaturyan’ın yürekleri kavuran duduğunun bu hikâyenin finaline çok yakışacağını fark ettim. Beni kırmadı ve Cem Çelebi’nin okuduğu ağıtın üzerine izleyenlerin gönül tellerini titretecek bir melodi kaydetti".
Yönetmen İsmail Güneş, filmin şehit ailelerine ve "sıvasız evlere" bir saygı duruşu niteliğinde olduğunu belirterek, Türkiye'de de ABD'deki Vietnam Anıtı gibi şehitlerin onurlandırıldığı anıtlar olması gerektiğini vurguluyor: “Böylelikle, yolu düştüğünde o anıtlara bakan her Türk ve Kürt çocuğu, ülkenin bugünkü huzur ve dirlik ikliminin hangi acılar ve kayıplar pahasına kurulduğunu hatırlayacaktır.
Eğer, bugün yaşanan süreç siyasal ve askerî bir başarıysa, bunun halka çok güzel anlatılması ve yitip gidenlerin anısının da onurlandırılması gerekir. ‘Bu olumlu sonuca bizi onların cesareti, yiğitliği taşıdı’ denilerek. Ülkede şu anda her sıvasız evin ayrı ayrı onurlandırılmaya ihtiyacı var.”
Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün desteği; İsmail Güneş Film Yapım, TRT, İda Film Yapım ve Antika Film ortaklığında hayata geçirilen yapım , 60. Antalya Altınportakal Film Festivali yarışma seçkisinde de yer almıştı.
Çekimleri Sakarya’nın Taraklı ilçesinde ve dört mevsimi kapsayan zorlu bir süreçte tamamlanan film, izleyiciyi sarsıcı bir gerçeklikle yüzleşmeye davet ediyor.
FİLMİN KÜNYE
Yapım: İsmail Güneş Film Yapım, TRT, İda Film, Antika Film
• Yazan ve Yöneten: İsmail Güneş
• Oyuncular: Mürşit Ağa Bağ (Pala İbrahim), Nermin Yılmaz (Ayşe), Fuat Onan (İsmail Dede)
• Görüntü Yönetmeni: Vedat Oyan
• Kurgu: Mevlüt Koçak
• Şiir: Samim İğde
• Okuyan: Cem Çelebi
• Müzik (Duduk): Suren Asaturyan
• Süre: 93 Dakika • Vizyon Tarihi: 26 Aralık
• Dağıtım: A90
YÖNETMEN İSMAİL GÜNEŞ’TEN AÇIKLAMA
Filmin belirsiz bir süreye ertelenmesinin ardından yönetmen İsmail Güneş şu açıklamada bulundu:
“Hiçbir sinema salonu işletmecisi filmi gösterime sunmak istememiş. Gerekçe olarak ise filmin yeterince ticari olmaması gösterildi. Türk kamuoyuna ve sinemaseverlere çok önemli bir duyuru…
“Sıvasız Evlerden Biri” filmini ülke çapında hiçbir sinema salonu işletmecisi gösterime sunmak istemedi…Gerekçe, "filmin yeterince ticarî olmaması”…
Bundan dolayı, 26 Aralık cuma günü başlayacağını duyurduğumuz gösterimler belirsiz bir tarihe ertelenmiştir.
Sevgili Türk milleti ve kıymetli sinemaseverlerimiz,
2024 yılının başlarından bu yana, ülke çapında sınırlı sayıda sinema salonunda da olsa kitlesel gösterime sunabilmek için çok ciddi bir mücadele verdiğimiz filmimiz “Sıvasız Evlerden Biri” için, A90 dağıtım şirketi ile yaptığımız son iş birliği neticesinde, eserin gösterime çıkış tarihi olarak 26 Aralık 2025 Cuma gününde karar kılmıştık.
Gösterime çıkış tarihinin belirlendiği geçen Eylül ayından bu yana da sosyal medya sayfalarımızda sizlere filmimizi farklı farklı özellikleriyle tanıtan düzenli paylaşımlar yapmaktaydık.
Bütün iyi niyetli gayretlerimize rağmen, bugün A90 dağıtım şirketinden son derece üzücü bir haber aldık.
Filmimizi izledikleri ilk günden bu yana içtenlikle destekleyen ve ülkenin mümkün olduğunca çok sinema salonunda gösterilmesi için son üç aydır canhıraş bir uğraş veren A90’daki çalışma arkadaşlarımız, “ülke sathındaki hiçbir salonun bu filmi birkaç hafta da olsa kamuoyuna sunmayı kârlı bir yatırım olarak görmediğini ve bu yüzden de gösterim için kendilerinden kopya talep etmediğini” bildirdi.
Neredeyse her şehirdeki yetkililerle ve salon salon yapılan görüşmelerden elde edilen bu acı sonuç, en özet şekilde şu anlama geliyor:
Sinema salonu işletmecileri bu filmden yeterince para kazanmayacaklarını düşündüklerinden dolayı, “Sıvasız Evlerden Biri”, en azından bir süre daha sinemalarda gösterilemeyecek.
A90’daki film dağıtım uzmanı arkadaşlarımız, şartları çok zorladıkları takdirde birkaç büyük şehirdeki en fazla bir düzine dolayında salonu kısa süreliğine organize edebileceklerini, ancak bu aşırı kısıtlı gösterimin de filmin lâyık olduğu şekilde tanıtılıp geniş kitleler tarafından izlenmesine engel olacağını vurguladı. Onlar kesinlikle bu seçenekten yana olmadıklarını bildirdiler; ki biz de kendileriyle aynı fikirdeyiz.
DÜŞÜNEBİLİYOR MUSUNUZ?
90 milyon nüfuslu, son 45 yıldır bölücü terörle yatıp kalkan ve bu uğurda 50.000 resmî ve sivil insanını, üstüne de 250 milyar dolar olarak ölçülen bir millî serveti yitiren Türkiye gibi “yaralı” bir ülkede, temel sorunu terör ve bu uğurda verilen kurbanlar olan 92 dakikalık küçük, mütevazı bir film, 40-50 salonluk butik bir gösterim bile olsa kamuoyu önüne çıkabilme şansı bulamadı.
Çünkü, filmimiz “neşeli” değil, “komik” değil, “eğlenceli” değil… Sululuk yapmıyor, hele hele belden aşağıya hiç oynamıyor. Bilakis, yürek yakıcı bir sorunu ödünsüz bir gerçekçilik diliyle beyazperdeye yansıtıyor. Daha doğrusu yansıtmayı deniyor, buna çabalıyor. Çünkü, ortada henüz yansıyabileceği bir beyazperde yok!
Ülke çapında zar zor ayarlanacak 3-5, hadi bilemediğiniz 5-10 cep salonunda yapılacak taş çatlasın tek haftalık bir gösterim, büyük zorluklar ve borçlanmalarla çekilen bu filmin ticarî ve sanatsal açıdan ölümü demek olacağından, biz de A90’ın yaklaşımına katıldık ve filmin şimdilik kaydıyla gösterimden çekilmesi teklifine onay verdik. Çünkü, yapacak daha mantıklı ve anlamlı bir hareket kalmamıştı.
Gerçi, sektöre iyi kötü aşinâ olanlar yaşanan bu tür trajedileri de çok iyi biliyor; fakat biz yine de zorunlu ve yürek incitici bir açıklamayla günümüz Türkiye'sinde sanata dair gerçekçi arayışların nasıl bir muameleyle karşı karşıya olduğunu herkesin bilmesini istedik.
Ülkemizde, bugünkü vahşi kapitalist koşullarda, Türk toplumuna somut, sahici meseleleri gerçekçi bir dille anlatan, ciddi, ağırbaşlı, halkı kakara kikiriye değil düşünmeye sevk eden yapıtlar üretip sunma ortamı bütünüyle ortadan kalkmıştır. Türk sinema üretim ve dağıtım sektörlerinde artık tek geçerli olan akçe, ortaya konulan ürünün “ne ölçüde eğlenceli olup olmadığı”dır.
Üzgünüz; meşrebimiz, eğitimimiz, duyarlılıklarımız ve en önemlisi de ülkemize karşı vicdanî sorumluluklarımız gereği, biz "halkımızı eğlendirmek" gibi bir görevi lâyıkıyla üstlenemedik.
Tüm sektörden ve salon işletmecilerinden bu nedenle özür diliyoruz.
Hepsinin gişesi bol, kasaları tıka basa dolu olsun.
Yaklaşık 2800 sinema salonuna sahip bir ülkede, mütevazı bir sanat filmini onca salonun % 1'ine dahi sığdıramadılar.
İGF / İSMAİL GÜNEŞ FİLMCİLİK



