Öğretim kolay, geçelim. Eğitim zor. Eğitimin amacı birbirini seven, birbirine yardım eden, iyilikte yarışan erdemli insanların oluşturduğu bir toplum inşa etmektir. Bu yolun temeli, sevgi ve kardeşlik temeline dayanan; kişiyi bencillik, cimrilik ve kıskançlık gibi kötü hasletlerden arındıran îsâr duygusudur.
Îsâr kelimesini yeni öğrendim. Anlamı, Allah’ın rızasını gözeterek, insanların ihtiyaçlarını imkânımız nispetinde karşılamaya gayret göstermekmiş. Kendimizi düşündüğümüz kadar hatta daha da fazla başkalarını düşünmekmiş. Îsâr; şefkat, merhamet ve sabırla anne ve babamızın, eş ve çocuklarımızın gönüllerini hoş tutabilmekmiş.
Engelli kardeşlerimize hayatı kolaylaştırmak, göremeyenin gözü, konuşamayanın dili, işitemeyenin kulağı, yürüyemeyenin ayağı, tutamayanın eli olabilmekmiş.
Îsâr; içinde yaşadığımız toplumun, hatta bütün insanların iyiliğe ve hayra ulaşması için kimi zaman malımızdan, kimi zaman rahatımızdan vazgeçmekmiş. Kimi zaman komşularımızın, kimi zaman akrabalarımızın yanında olmak maddi ve manevi desteğimizi onlardan esirgememekmiş. Yeri geldiğinde vatan ve mukaddesat uğruna canımızı feda etmekmiş.
Din büyüklerimiz, başlarına gelen bütün zorluklara göğüs germişler, insanların gönüllerinin İslam’a ısınmaları için var güçleriyle çalışmışlardır.
“Onlar, yiyeceklerini yoksula, yetime ve esire seve seve ikram ederler. Ve şöyle derler: Biz size Allah için ikram ediyoruz; sizden ne bir karşılık ne de bir teşekkür bekliyoruz” ayet-i kerimesinin yaşayan örnekleri olmuşlardır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) “Kendiniz için istediğinizi mümin kardeşiniz için de istemedikçe gerçek anlamda iman etmiş olamazsınız” buyurmaktadır. Hal böyleyken, bugün basit gibi görünen ancak îsâr ahlakımızla çözebileceğimiz nice davranışlara şahit olmaktayız.
Bir yandan birbirine ikram için yarışan insanların öte yandan trafikte yol vermemesi, hatta bunun için tartışması, ambulans ve itfaiye araçlarının geçişini engellemesi, emniyet şeridini ihlal etmesi, engellilere ayrılan park yerlerine araçlarını park etmesi ne kadar da ibretlik bir durumdur.
Çocuklarını uyuturken ya da hastası varken evinde parmaklarının ucuna basarak yürüyen ve fısıltıyla konuşanların televizyon ya da müziğin sesini sonuna kadar açarak komşusunu, hastaları rahatsız etmesi ne kadar da düşündürücü bir tablodur.
Kendisi için bir şey almak ya da evine sağlıklı gıda götürmek için kılı kırk yaranların sattığı şeyin kusurunu gizlemesi, son kullanma tarihi geçmiş malların etiketlerini değiştirmesi, helal haram hassasiyetini kaybetmesi ne kadar da acı bir haldir. Kişinin toplu taşıma araçlarında kendi konforunu önceleyip hasta, hamile ve yaşlıları ötelemesi ne kadar da üzücü bir husustur.
Oysaki aslı olan, büyük Allah’ımızın ilahi davetine icabet ederek nerede bir ihtiyaç sahibi varsa onun yardımına koşmak, hayatı birbirimize yaşanılır kılmaktır. Her yüreğe huzur ve mutluluk ulaştırmak, bir yetimin duasında, bir garibin tebessümünde yer almaktır.
“Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.”
Kocaman bir yılı daha devirdik. Yeni yıl hepimize, sağlık, huzur, adalet, insaf, güzellik, bereket getirsin. Şansımız bol olsun. Yeni yılımız kutlu ve mutlu olsun.